top of page

DERVİŞ HAKKINDA YANILIYOR MUYUZ?


Geçen gün evimizin arkasında bulunan iki eski binanın yıkımına başlandı. Kültürel kodlarımıza karşı gelemeyip uzunca bir süre yıkımı izledim. O zamana kadar insanların güven içinde yaşadığı ev şimdi bir kepçe darbesiyle kâğıt gibi yıkılıyordu yere. Bu temsilin hayatta olup biten başka şeylerle ilgili de bir şeyler söyleyebileceğini düşündüm. Evet, uğraşıp didinip elde ettiğimiz bazı şeylerin elimizden kayıp gitmesi bu kadar kolaydı. Buna herkes kendi hayatından bir örnek bulabilir ama bir şeyleri zor ya da kolay diye nitelendirirken kendimize ne yaptığımızın da farkında olalım. Artık yazarlardan, psikologlara kadar herkes kullandığımız kelimelerin düşüncelerimizi, tavrımızı ve dolayısıyla hayatımızı etkilediğini söylüyor. Esasında paragrafın yukarısında "Falancayı yapmak zor ama elden gitmesi kolay," minvalinde cümleler kuracaktım. Sonra kendi kendime, “Dur bakalım, bir şeylerin zor olduğu veya olacağı fikrini başkasının zihnine de ekme,” dedim

Son zamanlarda bu konuyla ilgilenmemin nedeni kendimle ilgili bazı ümitsizlik öyküleri karşısında psikolojide uzmanlaşmış bir arkadaşımın, kendime olumlu cümlelerle telkinler vermemi tavsiye etmesiydi çünkü beynim ben ne diyorsam ona inanacaktı. Bunun beynin işleyişine ek olarak benim güvenilir bir insan olmamla da ilişkisi vardı (İşte size gizli bir olumlu telkin.). Ben de artık hayatta kurduğum, dinlediğim, hatta şarkılar yoluyla defalarca tekrar ettiğim cümlelere dikkat kesilmeye başladım. Öncelikle bu dikkatle şarkı dinlemek imkânsız hâle geldi çünkü her gün defalarca "Seni unutamam, ölüyorum aşkından, sen gibisi yok…" gibi cümleleri söyleyerek kimi, neden beynime kazıyacaktım? İnsanın kendisini mâlâyâni uğraşlara kaptırmamasının bir hikmeti de bu olabilirdi. Sözlerin etkisi konusunda Gandhi'ye nispet edilen bir söz var.

"Sözlerinize dikkat edin, düşüncelere dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür."

Kurduğumuz cümleler ve seçtiğimiz kelimelerin ucunu yakalayamazsak kaderimize kadar müdahale edebilirler. Peygamberimiz "Ya hayır konuşun ya da susun," buyururken elbette bunda nice hikmetler saklıydı. Belki bir tanesi de buydu. Hayır konuşmayı günümüzde olumlu cümleler kurmak, iyimser olmak, kötüyü çağırmamak olarak da anlayabiliriz. En bâriz anlamıyla dedikodudan, yalandan, fitneden uzak kalmak da olumlu düşünceler ve duygular geliştirmeye katkı sağlayacaktır muhakkak. Şimdi, "Kişi kendinden bilir işi," demezseniz size dedikodunun nasıl tatlı tatlı insanı çağırdığını, "Dertleşiyoruz," bahanesiyle günlük rutinimiz hâline geldiğini söylemek isterim. En açık haramlardan biri olan dedikodunun insanın uzak durması gereken bir şey olması yine bir yönüyle insanın kendisi için gerekli. Başkalarının hayatını sıkı bir şekilde takip eden ve onların yapıp ettiklerini konuşan birinin huzurlu olma ihtimali benim bir işi, annemi ikiletmeden yapma ihtimalim kadar az. Başka insanların hayatlarına çok özeniyor olsak kendimizi karamsarlığa sürüklüyoruz; başkalarının şahit olduğumuz kötü huylarına ve hatta günahlarına bakıp kızıyor olsak kendimizi başımıza neler getireceği bilinmez kibrin ellerine teslim ediyoruz. Hâsılı, söz yine "Ya hayır konuşun ya da susun," tembihine geliyor.

Bir alışkanlık kolay edinilmediği gibi ondan kolay da vazgeçilmiyor. Olumsuz cümleleri nasıl ki kendi içimizden ya da dost meclislerinde defaatle kurduysak aynı özveriyi olumlu cümlelerimiz için de göstermemiz gerekiyor. Yolunda gitmeyen şeyleri rayına sokmak için belki de eylemden önce söz gerekiyordur. Belki bilinenin aksine, dervişin zikri neyse fikri odur.

 

Metin Editörü: Sevde Dilruba Ünyeli

173 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page