Bir meseleyi araştırmak başlı başına zordur ve araştırmacıyı yıpratır. İş, bu araştırma hakkında yazmaya gelince ortaya çıkan metin genellikle araştırmacının kafasında şekillendiği hâliyle vücut bulur ve konuya uzak okuyucu tarafından anlaşılmaz. Ancak araştırmaya başlamanın sebebi zaten konuyu bilmeyenlere öğretmek değil midir? İşte bu noktada araştırmacı da uzun çalışma mesaisinin getirdiği yorgunlukla büyük bir ikilem içinde yıpranır. Peki, araştırmanız sonlandıktan sonra bunu nasıl temiz bir metin hâline getirebileceğinizi, okurlara en sıkıcı meseleyi bile nasıl ilgi çekici hâlde sunacağınızı biliyor musunuz?  Yaptığınız araştırmalarınızı doğru bir Türkçeyle nasıl ifade edeceksiniz? Hangi kelimeler zehirlidir? Kelime tercihleriniz sizi nasıl ele verir? Makalenizi ya da kitabınızı editöre iletirken nelere dikkat etmeniz gerekir? Yayınevleri ya da dergilerle nasıl iletişim kurmalı, onların tuzaklarından nasıl kaçınmalısınız? Araştırmacılar için yazma atölyesi işte tam bu noktada devreye giriyor ve bin bir emekle inşa ettiğiniz araştırmalarınızı uygun bir dille doğru okura nasıl sunacağınızı öğretiyor.

1. Hafta: Gramerin ötesinde doğru Türkçenin sırları

Gramer bilgisine sahip olmanız, dili doğru kullanacağınız anlamına gelmez. Bu derste doğru Türkçe nasıl kullanılır, lezzetli bir metin nasıl yazılır, düşünceleriniz hangi süzgeçten geçirilip metne aktarılır gibi sorulara yanıt arayacağız.

2. Karmaşık mı? Sade mi?

Bir araştırma metni sade bir dille mi yazılmalı yoksa konunun karmaşasını içermeli mi? Tarih boyu mutabakat kurulamayan bu konuyu, sebepleri ve sonuçlarıyla tartışacağız.

3. Zehirli kelimeler, latif ifadeler

Hangi kelimeler metninizi içinden çıkılmaz hâle sokar, hangi nüanslar metninizi okur için zevkli hâle getirir meselesini inceleyeceğiz.

4. Yayınevleriyle İlişkiler

Yazmanız bitti, “Yayınevleriyle nasıl iletişime geçeceğiz?” “Editörler önlerine gelen dosyalara nasıl bakarlar?” “Diyelim ki kabul edildiniz, editörle iletişim nasıl sağlanır?” sorularına cevap vereceğiz.